“Eşeğe fazla değer verirsen kendini yarış atı zannedermiş” diye zaman zaman kullandığımız bir deyim var ya, işte şimdi tam kullanma zamanı. Özellikle son bir hafta on gündür; yasaklı madde kullanımı, bulundurma ve ticaretini yapma gibi gerekçelerle gerçekleştirilen operasyonlarda haklarında işlem yapılan isimlere bakınca ne demek istediğim çok net anlaşılıyor.
***
Spor, medya ve sanat dünyasında isim yapmış, dışarıdan bakınca bir şeye benzeyen birçok kişi gözaltına alındı ve teste tabi tutuldu. Bazıları temiz çıkarken, bazıları ise kamuoyunda neredeyse hiç beklenmeyecek isimler olmasına rağmen tutuklandı. İşte yukarıdaki deyimi de bu tür pisliklere bulaşanlara ithafen söyledim.
***
Çünkü daha düne kadar bir baltaya sap olamamış bu tipler, özellikle sosyal medyanın yaygınlaşmasıyla kendilerini bir halt sanmaya başladılar. Sonradan görme bir şekilde, bir anda kendilerini içinde buldukları şatafatlı hayatı gözler önünde yaşamaya başlayınca, birçoğu toplumda neredeyse idol olarak görülür oldu.
***
Belki de bu durum, gelecek nesiller açısından büyük bir tehlikenin sinyali olarak değerlendirilebilir. Bilgi, birikim, kültür ve toplumun her türlü değerinden uzak bir anlayışla yaşayan; milli ve manevi değerlerden bihaber bu tiplerin, onları örnek alanlar için ciddi bir risk oluşturduğunu söyleyebiliriz.
***
Peki bu sıkıntılı durumun, bu çürümüşlüğün önüne nasıl geçeceğiz? En büyük görev kime düşüyor? Elbette sağlıklı, vatanına ve milletine bağlı bir nesil yetiştirmek için en büyük sorumluluk ailelerde. Sonrasında ise tüm toplumda.
***
Ailenin verdiği eğitim ve terbiye yetersiz kalıyorsa, toplumdaki yazılı olmayan örf ve adet kuralları devreye girmeli. Tabii ki bizleri yönetenlere de büyük görevler düşüyor. Yani genel anlamda baktığımızda, topyekün bir mücadele şart.
***
Bu mücadeleyi bir an önce başlatmazsak, geleceğimizi el birliğiyle yok edeceğiz. O yüzden “aman dikkat” demek istiyorum; bir başka dikkati de kendini ünlü zanneden sosyal medya maymunlarına çekerek…
***
Ama siz siz olun, iki kuruşluk soytarılık yaparak sanatçı oldum havasına kapılan ucuzlara prim vermeyin. Verelim ki ederi iki kuruş bile olmayan bu ahmak takımı, kendini altınla kıyaslama aptallığına kapılmasın.
Sözün özü: Kim neyi ne kadar hak ediyorsa, o kadar değer verelim.